Seni sevdik, Gönül verdik Şanlı Galatasaray

Seni sevdik, Gönül verdik Şanlı Galatasaray

2 Ağustos 2012 Perşembe

Tarih, senin Kongrede Salonlarında söylediklerin değildir.



Tarih ısmarlama bir şekilde yazılmaz.

Tarih, senin internet sayfanda yayınladıkların değildir.

Tarihte belgeler konuşur. Tarih kayıt altındadır.

Yani, kısaca Tarih senin "Asr-ı Fener" de süsleyerek anlattığın gibi değildir gülüm.

Tarihi gerçekler bambaşkadır.

Ve Tarih en büyük şikecileri de yazar.

Hem de belgeleri ile.

Üstelik bu belgelerde şikenin sahaya inmiş olduğu da ispatlanmıştır.:))..
 
Şimdi sırayla gidelim ve bu ülkeye şikeyi Galatasaray mı getirmiş, yoksa bu işin de mucidi bugün olduğu gibi eskiden de Fenerbahçeymiş mi bir görelim.:))..

 1.BASKETBOLDA YAŞANANLAR...

İlk resmi Türkiye şampiyonası 1945-1946 sezonunda başladı basketbolda. İlk Türkiye şampiyonu ise Beykoz’du. Sonraki dört yılda üst üste Galatasaray kazandı Türkiye şampiyonluğunu.
 1950-51 sezonuna gelindiğinde Galatasaray’dan Türkiye şampiyonluğu bayrağını Harp Okulu aldı. Ertesi yılın şampiyonu da yine Harp Okulu’ydu. Sonraki sezonda Türkiye şampiyonu yeniden Galatasaray’dı. Ertesi sezon ise Modaspor.
 Bir sonraki sezon… Bir sonraki sezon Türkiye spor tarihindeki en çirkin olaylardan birisi gerçekleşti. Hep birlikte hatırlayalım.
 1954-1955 sezonunda Türkiye şampiyonası, 19-25 Nisan tarihlerinde altı takımın katılımıyla gerçekleştirildi İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda: Modaspor, Galatasaray, Fenerbahçe, Harp Okulu, Ankaragücü ve Altınordu.
 İlk günkü maçlarda Galatasaray, Fenerbahçe ve Modaspor rakiplerini kolayca yendiler. Ertesi günkü en önemli maçta Modaspor Galatasaray’ı yenmeyi başardı; 67-62’lik skorla. Dördüncü günkü önemli maçta Modaspor’u 55-47 yenerek şampiyon olmak için büyük bir avantaj sağlayan takım Fenerbahçe’ydi.
 Galatasaray’la Fenerbahçe arasındaki şampiyonluk maçı 25 Nisan 1955, Pazartesi gecesi oynandı Spor ve Sergi’de. Fenerbahçe’nin şampiyon olması için Galatasaray’ı yenmesi yetiyordu. Hatta altı sayıyla kaybetse bile yine de şampiyon olacaktı Fenerbahçe. Galatasaray’ın şampiyon olması için ezeli rakibini en az 7 sayıyla yenmesi gerekiyordu.
 Bu önemli maçın ilk yarısını 25-20 önde kapattı Galatasaray. İkinci yarıda ise farkı 13 sayıya kadar yükseltti. Fenerbahçe’nin en iyi oyuncuları Altan Dinçer ve Sacit Seldüz beşer faulle oyun dışı kalınca Galatasaray’ın şampiyonluğu neredeyse kesinleşmişti.
 Ya da öyle sanıyordu herkes. Tâ ki maçın bitimine 44 saniye kala Galatasaray 40-27, yani 13 sayı öndeyken tribünden bir Fenerbahçe yöneticisinin inmesine dek. Türkiye spor tarihinin en çirkin kararlarından birine imza atarak Fenerbahçe basketbol takımını sahadan çekti tribünden inen o Fenerbahçe yöneticisi.
Tam anlamıyla şeytanî bir plandı bu. Şöyle. Fenerbahçe sahadan çekilip hükmen yenildiği için puan alamayacaktı o maçtan. Böylece Fenerbahçe sekiz puanda kalacak, Modaspor’la Galatasaray’ın puanları ise (9 puan) eşit olacaktı. Böylece ikili averaj devreye gireceği için şampiyon, Galatasaray’la oynadığı maçı kazanan Modaspor olacaktı. Galatasaray ise ikincilikle yetinmek zorunda kalacaktı şampiyon olması gerekirken.



Buydu işte o şeytanî plan. Ancak bu plan federasyondan döndü o gece. Çünkü kararlarını sahada yapılan şeytanlıkları görmezden gelerek değil, spor ahlâkını gözeterek veren yürekli insanlar vardı o dönem federasyonlarda. Maçtan hemen sonra acilen toplanan Basketbol Federasyonu kupayı ikiye bölerek hem Galatasaray’ı, hem de Modaspor’u basketbolda Türkiye Şampiyonu ilan etti.  




Böylece 1954-1955 sezonu basketbolda ilk ve tek olarak iki takımın da şampiyon olduğu sezon olarak geçti tarihe.
 Sizler unutturmaya çalışsanız Tarih unutturmaz o yarım ama şerefli kupayı. Çünkü tarih sadece şampiyonları değil, küçük oyunlar yüzünden şereflerini korumayan takımları, kulüpleri de yazar. Hem de üzerinden tam 60 küsur sene geçmiş olsa bile. Hem de unutmamak ve affetmemek üzere.

Bildiğiniz gibi Galatasaray camiası bir Cemal Nalga skandalı ile sarsıldı. Herkes biliyor ki Galatasaray camiasından tek bir kişi bile bu (ADI ÜSTÜNDE) skandalı asla savunmadı ve hatta büyük çoğunluk her türlü zararı kabul edip başkandan takımı ligden çekmesini dahi istedi. Herkesten önce kulüp sorumluları bünyesinden uzaklaştırdı ve gereken cezaları verdi.
 Hiç kimse, "KIM YAPTIYSA, NE YAPTIYSA KULÜBÜ IÇIN YAPMIŞTIR" demedi....
 İşte, ne için yapıldığı belli olmayan ve Galatasaray'a yaşattığı rezillikten başka en ufak bir getirisi olmayan bu (BİZİM DE KABUL ETTİĞİMİZ) rezillik için ASRIN SKANDALI diyen malum kişilerin geçmişte bu ülke halkına yaşattıklarını bir kez daha gözler önüne serelim ve tekrar bir hatırlatmada bulunalım.
 Okuyun ve TARİHİN TOZLU SAYFALARINDAN YERİNİ ALAN İLK VE EN BÜYÜK ŞİKE VE SKANDAL'ı ile bizlerin SKANDAL dediği CEMAL NALGA olayını bir karşılaştırın bakalım. CEMAL NALGA olayı bir SKANDAL ise ki öyle.. O ZAMAN F.BAHÇE'NİN YAPTIĞININ ADINI NE KOYMAK GEREKİR.. KARAR DA YORUM DA SİZLERİN..


 2. FUTBOLDA YAŞANANLAR... 

1951 yılında FENERBAHÇE  İNÖNÜ STADINDA BEŞİKTAŞ İLE YAPACAĞI LİG MAÇINA SIRF GALATASARAY ŞAMPİYON OLMASIN DİYE HERKESİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA SAHAYA İKİ LİSANSSIZ FUTBOLCU İLE ÇIKARAK, BİLEREK İSTEYEREK HÜKMEN MAĞLUP OLMUŞ...
 Bu Rezalet Fenerbahçe'nin önde gelenlerinden ve taraftarlardan büyük tepki görmüş.. Üstüne üstlük.. Efsane futbolcu Lefter bu maçta öyle bir penaltı kaçırmış ki evlere şenlik.. İşte o penaltı günün gazetelerinde """Lefter'in akıllara hayret verici penaltısı uzun müddet bizzat Fenerliler tarafından yuhalanmıştır""" şeklinde yer almış.

YAŞANANLARI KISACA ÖZETLEMEK GEREKİRSE;

1951 yılı İstanbul Ligi son maçlar (Galatasarayın 1 maçı eksik) 8 Nisan 1951. Son maç Beşiktaş-Fenerbahçe. Fenerbahçe, Beşiktaşı yenerse, Galatasaray eksik maçını kazanması halinde şampiyon. Beşiktaş, Fenerbahçeyle berabere kalır yada kazanırsa Beşiktaş şampiyon. Fenerbahçe maça iki tane lisansız futbolcuyla çıkıyor, maçın hakemi maçı başlatmadan önce uyardığı halde bilerek ve isteyerek hükmen mağlup oluyor, Galatasaray şampiyon olmasın diye. Oynanan maçı da Beşiktaş 3-1 kazanıyor.



Bazı gazete ve mecmualar "Güzel bir formülle(!!!) sahaya gayri nizami iki oyuncu ile çıkan Fenerbahçe Beşiktaş’a borcunu ödedi." derken bazı gazeteler de “BORÇ ÖDENDI ALACAK NE İDİ  diye başlık atarken sonradan mesele çok daha iyi anlaşılmış.

Meğer Fenerbahçenin 1943 yılından bir borcu varmış Beşiktaşa....

Meğer bu maçtan yaklaşık 8 sene önceki hesap şöyle oluşmuş.

Tarih 23 Mayıs 1943. Günlerden Pazar.

Şeref Stadında Milli Küme karşılaşmalarının sonuncusu Beşiktaşla Fenerbahçe arasında oynanacak. Eğer maçı Beşiktaş kazanır veya berabere kalırsa Galatasaray, yenilirse Fenerbahçe şampiyon olacaktı. Herkes Galatasaray aleyhinde iki rakibin anlaştığını iddia ediyordu. Nitekim Beşiktaşlılar sahaya acayip bir takımla çıkınca dalavere bütün çıplaklığıyla kendini gösterdi. Amma Beşiktaşlılar efendice(!!!!!) hareket edip, Fenerbahçelilerini geçen hafta yaptıkları gibi hükmen mağlubiyeti evvelden kabul etmeyerek kozlarını sahada pay etmek istediler. Bu karşılaşmadan evvel Fenerbahçe ile yaptıkları üç maçı da kazanan Beşiktaşlılar ne olursa olsun, Galatasaray şampiyon olmasın diye çıkardıkları şu garip takıma bakın aziz okuyucularım: Celadet- Saim, İbrahim-Hüseyin – Ömer - Ali- Sabri - Hakkı –Kemal – Cahit - Şükrü..
Ve pek tabi, bundan evvelki son üç maçında Beşiktaş'a mağlup olan Fenerbahçe eşsiz(!!!!!) bir galibiyet alarak Beşiktaşı 4-1 yener...

Ertesi gün bu maçı Cumhuriyet gazetesine tanınmış bir spor muharriri Eşref Şefik haberini şu başlıkla yazmıştı.“ŞEREFSIZ BEŞIKTAŞ TAKIMI DÜN FENERBAHÇEYE 4-1 YENILDI”... İşte tarih tekerrürden ibarettir derler. Çok doğru bir söz. Tam sekiz sene sonra Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılara olan şampiyonluk borçlarını ödediler. Hem de ne şekilde. Faiziyle birlikte. Evvela hükmen mağlup oldular. Yani Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmalarının 90.ıcısı olan maçı hükmen yani 3-0 ve 91.incisi olan hususi maçı da 3-1 kaybederek. Herhalde Fenerbahçenin kıymetli idarecileri alacaklı olan Beşiktaşlılara borçlarını faiziyle ödemekten ziyadesiyle memnun ve mesrurdurlar. Bereket versin biz Galatasaraylıların buna benzer ne bir borcumuz ve ne de bir alacağımız var.
 Yukarıda bahsettiğim o meşhur 3-1'lik mağlubiyet ile ilgili olarak;
 9 Nisan 1951 tarihli SON TELGRAF gazetesinde “Dünkü maça iki lisansız futbolcu ile başlayan F.B., hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. Bu müessif hadiseye inzimamen sahadaki oyunu da 3-1 kaybetti.” Başlığı altında HALİT KIVANÇ’ın yazısı aynen şöyle idi: ... Lig şampiyonunu tayin edecek olan dünkü maç, maalesef pek nahoş bir şekilde kapandı ve spor hayatımızın acı vakalarından biri olarak tarihe geçti... ...Normal olan şekli F.B. takımının en kuvvetli tertibiyle sahaya çıkması ve rakibini yenmesi idi. Bu arada dolaşan dedikodulara aslan inanmıyor ve Sarı-Laciverdin bu kudretli kadrosunu bekliyorduk. Fakat maç saati geldiği anda, İnönü Stadyumunu dolduran 25 binden fazla seyirciyi hayal sukutuna uğratan bir manzara ile karşılaştık. F.B. sahaya lisansı olmayan iki oyuncu ile çıkıyordu. Evet, Fener takımı, daha birinci dakikada mağlubiyeti hem de kendisine bir tek puan bile kazandırmayacak olan hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. Bu demektir ki, Sarı-Lacivertliler puan ve fikstür icabını suistimal ederek şampiyonluğu Beşiktaşa vermeyi uygun görmüşlerdi....F.B. gibi şerefli ve şöhretli bir kulüp, bu gibi kaprislere alet olacak tıyniyette bir teşekkülmüdür? Sarı-Lacivert şeref dolu tarihinde böyle peşin bir mağlubiyet bulunduğunu biz zannetmiyoruz. F.B. taraftarları dün büyük yeis içindeydiler, günü erken saatlerinden itibaren stada koşan binlerce seyirciyi istismar etmeye kimin hakkı vardı?

...Herhalde bu hadisenin resmi bazı neticeleri de olacaktır. Başta böyle bir gayrinizami oyuna müsaade eden hakem olmak üzere müsebbipler hakkında gereken kararların alınması doğru olur.

 O günlerdeki gazetelerde ve mecmualarda yazanları anlatmaya kalkmayayım çünkü sayfalar yetmez yaşanan o rezillikleri anlatmaya...

Mesela, en basitinden HER GÜN gazetesinin söz konusu maç ile ilgili başlığı aynen şöyle idi;

"SATILAN FENERBAHÇE"

İşte Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel 'in sözleri: “Çok hazin bir spor hadisesi karşısında bulunuyoruz. Bir Fenerbahçeli olarak üzüntüm büyüktür. Fenerbahçenin yaptığı bu hareket, asla sportmenliğe sığmaz. Ben bazı Fenerli arkadaşlarımla, meseleyi anlar anlamaz maçın yarısında stadı terkettim. Fenerli idareciler çok çirkin bir iş yapmışlardır.”.....


 Acaba "BU ÜLKEYE ŞİKEYİ GALATASARAY GETİRMİŞTİR" diyen süper zeki(!) beyfendiler(!) bu konularda ne düşünürler, ne söylerler gerçekten çok merak ediyorum.:))..

EMİNİM ŞİMDİ AZİZ  BEY İLE ÖĞÜNDÜKLERİ GİBİ, ŞİKE İLE GURUR DUYDUKLARI GİBİ O GÜNLERDE YAŞANANLAR İÇİN DE BİR KURTULUŞ SAVAŞI HİKAYESİ UYDURURLAR. O DAVRANIŞLARINDAN DA BİR KAHRAMANLIK DESTANI ÇIKARIRLAR.:))..

Daha ayrıntılı bilgi isteyenler: http://www.turkspor.net/default.asp?o=1&id=55075

Hiç yorum yok: